VAHDET-İ VÜCÛD
VAHDET-İ VÜCÛD
(Islamic Glossary) :
Sâlikin (tasavvuf yolunda bulunan kimsenin) muhabbetle zikir yapması esnâsında, Allahüteâlâdan başka her şeyi unutup, yalnız O'nu bilmesi hâli."Vahdet-i vücûd vardır. Her şeyde Allahü teâlâyı görüyoruz ve her şey O'dur" diyentasavvuf büyükleri; her şey Allahü teâlâ ile birleşmiş, O, her şeyden ayrı değil, her şeye benzer,bu âlem ile berâber ve birlikte var oldu, işte O görünüyor gibi şeyl eri demek istemiyorlar.Böyle söylemek îmânı giderir. Allahü teâlâ mahlûkları (yarattıkları) ile birleşik değildir. Onlarınaynı değildir. Onlara benzer değildir. O, hep var idi, hep öyledir. O, hiçbir bakımdanmahlûklarına, yarattıklarına benzemez, O'nun varlığı lâzımdır. O'ndan başkası olsa da olur,olmasa da. O büyüklerin her şey O'dur demeleri, hiçbir şey yoktur. Yalnız O vardır. Her şeyAllahü teâlânın yaratması ile meydana gelmiştir demektir. Tasavvuf büyükleri hâricde, eşyânınvarlığını vehmî, hayâl olarak biliyor. Böyle vücûd devamlıdır.Yâni bizim vehmimizin yokolması ile yok olmaz. Âhiretin sonsuz hayâtını bu vücûda (varlığa) bağlı bilirler. Âlimler eşyâyıhâricde mevcud bilir, âhiretin sonsuz hayâtı, bu eşyâya göre olacaktır der. Bununla berâbereşyânın hâricde varlığını Hak teâlânın varlığı yanında zaif, kuvvetsiz, hattâ yok bilir. Görülüyorki, her iki taraf da, eşyâya hâricde var diyor. Dünyâ ve âhiret işlerini, bu varlık üzerinekuruyor. Vehmin, hayâlin yok olması ile yok olmaz, diyor. Yalnız, sofiyye, bu varlığa vehmîdiyor. Çünkü, bunlar, tasavvuf yolunda yükselirken, hiçbir şey görmüyor. Hak teâlânınvarlığından başka, bir şey gözlerine görünmüyor. Âlimler ise, bunların varlığına vehmîdemekten kaçınıyor, câhillerin, yanlış anlayıp, hayâlin yok olması ile, yok olur sanacaklarındanve ebedî sonsuz azâbı ve sevâbı inkâr etmelerinden korkuyorlar. (İmâm-ı Rabbânî)Vahdet-i vücûd, tasavvufun ince mes'elelerindendir. Felsefecilerin akıllarına görebahsettikleri vahdet-i vücûddan tamâmen başkadır. Çünkü, tasavvuftaki vahdet-i vücûdtatmakla anlaşılan bir hâldir.Bunu o yüksek makâma yükselenler bilir. Felsefeciler inbahsettiklerine gelince, o akl ile anlaşılan bir şeydir. (Abdülhakîm Arvâsî)